Kapının ısrarlı vuruşları, Sulhi Bey ve diğerlerinin konuşmalarını bıçak gibi kesmiş, ortalıkta buz gibi bir hava ağırlığını hissettirmeye başlamıştı. Sulhi Bey :
"Arkadaşlar ne oluyor ! bir dakika, kapıya vuranlarda kim? Oğlum kapıya baksana neredesin?"
"Tamam abi ,şimdi açtım."
Yusuf kapıyı açtığında, hiç tanımadığı dört kişiyle karşılaştı.
"Buyurun kime baktınız."
Kapının önündeki başı kel, hafif şişman, kırmızı suratlı olan, kendinden emin bir şekilde elindeki kimliği göstererek biz polisiz, dernek yöneticisiyle görüşeceğiz."
" Şey, tamam tamam buyurun içerde Sulhi Bey"
Kapıdaki konuşmaları merak eden Sulhi Bey ve diğerleri de kapıya doğru gelmişlerdi.
Yusuf : " Abi polis beyler sizinle görüşmek istiyorlar"
"Hoş geldiniz memur beyler, buyurun ne istemiştiniz?"
" Müsait bir odada yalnız görüşmemiz mümkün mü acaba?"
Sulhi Bey: "Elbette diyerek kendi çalışma odasını gösterdi."
Kapıda konuşan polis: "Ben Komiser Ayhan, bunlarda polis arkadaşlarımız"
"Tekrar hoş geldiniz bende Dernek Başkanı Sulhi Nail"
" Bizlerin burada bulunuş sebebimiz; derneğinizle ilgili bazı ithamlar ve şüpheler var" Sulhi Bey şaşırmış bir ses tonuyla, acıyla karışık gülerek:
"Komiserim, böyle bir şey nasıl olur? Nasıl bir ithammış biraz daha açık konuşabilir misiniz?"
" Dün Banu isminde üniversiteli bir genç kız, intihara teşebbüs etmiş, az kalsın ölüyormuş. Ailesi son zamanlarda kızlarının hal ve hareketlerinde, çok fazla değişiklikler olduğunu söylediler. Ve günlüklerinde, -özgürlük yuvamızdan bir beyaz güvercin daha uçacak sonsuzluk iklimine- diye notlar bulunmuş."
"Tamamda komiserim, her özgürlük kelimesi illa bizi mi
zan altında bırakacak. Derneğimiz, çağdaş bir Türkiye'nin yücelmesi için; gençlerimize burs vererek, kalacak yer temin ederek, onların çağın bilgisiyle yetişmeleri amacıyla var gücümüzle çalışmaktadır"
" Bu, sadece bir şüphe yanlış anlamayın. Banu' yu tanıyor musunuz.?"
"Evet tanıyorum bizim buraya ara sıra gelir giderdi. Son zamanlar pek görmedim."
"Dernek izin belgeniz ve tüzüğünüzü görebilir miyim."
Sulhi Bey vitrindeki çekmeceyi açarak bir klasör aldı."
"Tabi buyurun" Diyerek uzattı.
Komisere evraklara bir göz attıktan sonra: " Teşekkür ederim, arkadaşlar şimdilik işimiz bitti artık gidebiliriz" deyip ayağa kalktılar.
Sulhi Bey ve dernektekiler polisleri kapıya kadar uğurladılar. Onlar gittikten sonra meraklı gözlerle Sulhi Beye yönelerek:
" Ne oldu Abi?" diye sordular.
" Çocuklar, adımlarınızı atarken daha dikkatli olmanız lazım. Banu, kendince kurtuluşa ermek istemiş. Geride de bizi sıkıntıya sokacak deliller bırakmış. Bundan sonra kontrollü hareket edeceğiz."
Hepside çok şaşırmış halde başlarıyla onayladılar.
....
Hava çoktan kararmış , Gül hâla uyuyordu. Annesi kızının böyle uyumasına bir anlam verememiş. Merakını yenmek için ara sıra Gül'ün odasına bakıyordu. Eşi gelmek üzereydi. Kızını kaldırmaya karar verdi.
" Gül ! Kızım kalk artık, vakit çok geç oldu. Baban gelecek şimdi."
Gül gözlerini açamıyordu. Başındaki ağrı hala devam ediyor, kalkmayı hiç istemiyordu.
" Anne, saat kaç oldu? Hala başım ağrıyor, lütfen biraz daha yatayım"
" Olmaz kızım, şimdi baban gelmek üzere, hadi topla kendini, kalk yemek yiyeceğiz."
" Tamam kalkıyorum tamam"
Sena Hanım, akşam yemeğini masaya hazırlarken kapı zili çaldı. Kapıyı açtığında eşi: " iyi akşamlar hayatım"
"İyi akşamlar hoş geldin canım"
Ziya Bey koltuğa oturduktan sonra: "Nasılsınız hayatım ? gül nerede?"
" Gül odasında, şimdi geliyor"
"Canım , sana bir mektup geldi . Ama kimden geldiği belli değil" Diyerek mektubu eşine uzattı.
Eşi, mektubu eline aldı. "Kimden acaba?" deyip, merakla mektubu açtı. Okurken şaşkınlığı yüzüne yansıyordu.
Devamı Var...