Yıl 1919...
Geminin güvertesinden sonsuz maviliğe; sanki her an bir şeyden esinlenecekmiş gibi bakıyordu bir çift mavi göz.. Umutları sönmüş bir milleti küllerinden doğurmak, onları yeni bir devler kurmaya yöneltmek hiç de kolay değildi.
İncecik çığlıklar atan bembeyaz bir şeye takıldı gözü. Dalgalar arasında avlanmaya çalışan yavru bir martı.. Önce denize doğru süzülüyor,sonra sert dalgalarınkurbanı olmamak için tüm gücüyle havalanmaya çalışıyordu kendisi gibi küçük ve tecrübrsiz kanatlarıyla.. Nihayet yaşamını sürdürebilmek için bir hamle daha yaptı minik martı.. Son hamlesi oldu.. İnce çığlıklarıyla sonsuz mavilikte yok oldu...
Mustafa Kemal, esinleneceği şeyi bulmuştu. Koskoca denizde kurtuluş çığlıkları atarak çırpınan martı onu etkilemişti.. Türk halkının dutumu da bu acizce çırpınan martıdan farklı değildi. Onun hayatını kurtaramasa da kararlı adımlarla ilerlediği bu bol engebeli yolu milleti için aşacak, onları da bu martı gibi sonsuzlukta boğulmasına izin vermeyecekti...
Cephede kendini savaşa adamış kahraman askerler ve onlara yardım eden daha arka planlada olan kahraman Türk kadınları... Hepsinin hedefi hiç bir devletin himayesinde olmadan kendi vatanlarında özgürce yaşayabilmekti.. Kimisi tek kurşunla en sevdiklerine veda etti, kimisi düşmanın attığı bombayla... Savaşmak değil, ölmek emredilmişti uğruna binlerce kişinin kan döktüğü Anadolu için...
Kaybımız büyüktü, ama zafer bizimdi. Türk halkı Çanakkale Savaşından sonra bir kez daha kanıtladı azim ve kararlışığını... Gelecek onlara aydınlık bir yüzle gülümsüyordu
Artık onların uçmaktan alıkoyan tecrübesiz kanatları yoktu.. Mavi sonsuzluk kurtuluş çığlıklarıyla değil zafer çığlıklarıyla dolmuştu!!!